1 Şubat 2011 Salı

Şubat 1

Evet 2011 in ilk ayını devirip ikinci ayına girmiş bulunuyoruz... Önce sevgili doktorumuz Alp'in makalesine yer veriyorum. Dr. Alp bu hafta her kötülüğün anası, çoğu hastalığın sebebi ve ülkemizde de yavaş yavaş ortadan kaldırılmaya başlanan ALKOL e değinmiş... Seni dinliyoruz sevgili alp...



                                              Alkol beyni öldürüyor!
 Alkollü içki içenler, içtikten sonra kendilerinde bir "hafiflik" hissederler. Bu "hafifliğe" sebep olarak da beynin birkaç su molekülü kaybettiğini, içenlerin çoğu bilmez.
 Bilimin en son verilerine göre bu durum sarhoşluğun izahı olarak görülüyor. Texas Chainsaw Massacre Üniversitesi'nde çalışan bilim adamı Bili Klemrn, namı diger Bülü, şundan çok emin: "Boğazını alkol ile sulayan, beynini kurutur" Çünkü, alkol, çok enteresan olan şu hususiyete sahip: Alkol, beyindeki su moleküllerini o kadar iyi kopya edebiliyor ki, sonunda bu kopyalar, beyin hücrelerindeki asıl su moleküllerinin yerini alabiliyorlar Bunun sonucunda sinir sisteminde büyük bir kargaşa meydana geliyor. Beyine gelen uyarılar tam anlaşılamıyor ve iletilemiyor; duyu organlarının hassasiyetlerini kaybetmeleri üzerine beyine giden bilgiler yavaşlıyor. Alkol molekülleri bütün bunları gangliyon ve reseptör arasına girerek başarıyor. Bu iki bölüm, beyin hücreleri üzerinde bulunur ve beyinin bilgi giriş santralini teşkil ederler. Gangliyon, reseptöre en hassas uyarıları bile algılamada yardımcı olur Reseptör ise, uyarılan beyin hücrelerine iletir Bu hassas sistemin çalışabilmesi için, gangliyon ve reseptör arasında bir su molekülünün bağlantı kurması şarttır. Araya bir alkol molekülü girince, suyu uzaklaştırması yüzünden, bağlantı kopar .Kandaki alkol miktarı düştüğünde, alkol bağlantısının parçacıkları ancak bu sebepten dolayı uzaklaşabilirler Böylece beyindeki sinir sistemi tekrar normal çalışmaya başlayabilir.


Teşekkürler doktor...


Bu arada alkol demişken favori içkilerim!!!














Evet araya dün çektiğim birkaç fotoğrafı koymak istiyorum, bakınız setüstünün kedisi, sokağındaki eski arabası ve sezmoşu...




Evet, sırada tembel yazarımız Deniz den haftanın filozofu geliyor. 


Deniz bu hafta Nietzche ile ilgili olarak şöyle demiş:
 'Nietzche übermensch yani üstinsan kavramının yaratıcısıdır. İnsanı hayvan ve üstinsan arasinda bir köprü olarak görür. Üstüninsanı yaratarak insanın mükemmeleşmeyi kendi bünyesinde araması gerektiğini söyler. 
Üstüninsanı, ecce homo adlı eserinin önsözünde kendi cümleleriyle şöyle tanımlar ve örnekler:
"daha kendi kendinizi aramamışken beni buldunuz. böyledir tüm inananlar; inancın değeri azdır bu yüzden. Şimdi size beni yitirmenizi, kendinizi bulmanızı buyuruyorum; hepiniz beni yadsıdığınız gün, ancak o gün geri döneceğim sizlere."
tüm bunları söyleyen bir adamın kendi hakkında şunu söylemesi de şaşırtıcı olmasa gerek:
"tanrı olamaz, eğer tanrı varsa, ben tanrı olmamayı kabul edemem."
"kovalamaktan, aramaktan yorulduğumdan beri bulmayı öğrendim."

evet sevgili Deniz bu hafta biraz baştan savma iş çıkarmanın verdiği utançla bizlere bu pozu vermiş.


Utanma Denizcim utanma, ama haftaya kendini affettirmek için daha güzel ve vaktinde yazmanı bekliyoruz...



Sırada haftanın yoga pozu var, 
Bhujangasana,
omurga ve sırt için harika bir poz

Son olarak Şubat ayı grubumuz  Wild Beasts ve parçaları All The King's Men, iyi seyirler ve  dinlemeler...





3 yorum:

  1. Sevgili gizmos bugün blogun çok güzel olmuş,hayata dair aradığım her şeyi bulabildim, tebrik ediyorum hihihooo

    YanıtlaSil
  2. son derece bilgilendirici bi blog biraz psikolog zayıf ama artık idare etcez

    YanıtlaSil
  3. enteresan bilgiler edindim , çok yararlı oldu
    hafıza sorunumun kökenine inmişsiniz alp bey yazınız ile .... deniz hanıma çok teşekkürederim karışık aklımı o karmaşık cümlelerle daha da yorduğu için ...
    sizden istek blog ricam var yalnız yaşıyanlar için 3 adımda zayıflama tiyoları....
    şimdiden çok merci

    morjuliet

    YanıtlaSil